Reklamın Tanımı ve Tarihçesi

Reklamlar hakkında bildikleriniz ya da bilmedikleriniz.

Reklâm, gazete, dergi, radyo, televizyon, afiş, tabela gibi medialar aracılığıyla çeşitli mal ve hizmetlerin geniş halk kitlelerine tanıtımıdır. Bu mal ve hizmetlerin nereden, nasıl, ne fiyata alınacağı ve nasıl kullanılacağı hakkında tüketiciye bilgi veren, ona parasını en iyi şekilde değerlendirme yolunu gösteren bir araçtır. Aynı zamanda üreticinin, iş adamının iyi bir pazar bulmasına, sermaye ve çabasını değerlendirmesine, yeni üretim ve yatırımlara yönelmesine büyük bir destek unsurudur.

Fakat tek başına hiç bir reklam satışı artırmaya yeterli değildir. Eğer diğer bütün pazarlama faaliyetleri; mamülün planlanması, üretimi, dağıtımı ambalajlanması, fiyatının belirlenmesi ve satışı bu amaca uygun olarak yürütülürse başarıya ulaşır.

Tanıtım, tüketiciye inandırıcı ve güven verici bir sesleniş olayıdır. Tanıtımı yapan kişinin, grafik sanatçısının görevi; pazara çıkarılan en yeni ürünün ya da hizmetin benzerleri arasında ilgi çekmesini, satın alma hevesi yaratmasını sağlamaktır.

Reklâm, sürekli yeniliği, sürekli arayışı gerektiren bir bilimdir, bir sanattır. Reklâmcı alışılmışın dışında düşünen, yaratan, gelişmelere öncülük eden kişidir. Sürekli izlemek, okumak ve öğrenmek zorundadır. Reklâm sanatçısı, bilmenin bir duraklama, öğrenmenin ise bir ilerleme olduğunu unutmamalıdır.

Reklâmcılığın tarihine baktığımızda; ilk ve orta çağlarda çok ilkel şekilde, genellikle çığırtkanlar, tellallar aracılığıyla yapıldığını görürüz. Espri ve hitap gücü iyi olan sanatçı, diğerlerinden daha fazla başarı elde ederdi. Sonraları Avrupa’da; esnaflar mallarının kalite kontrolünü yaptırmak zorunda kalınca markalamaya yöneldiler. Örneğin Romalı bir sütçünün işareti keçi, fırıncının ki ise değirmendi.[1]

1450 yıllarında Gutenberg’in Matbaa makinesini buluşu ile reklâmcılıkta çığır açıldı. Bu sayede el ilanları ile daha geniş halk kitlesine ulaşabilme olanağı doğdu.

Türkiye’de reklâm, basın reklâmı olarak 19. yüzyıl ortalarında görülüyor. 1840–1864 yılları arasında yılda ortalama 50 sayı çıkarabilen Ceri–i Havadis satırı 10 kuruştan reklâm almaktaydı. 3, 5 kuruşa satılan ve günlük 150 tirajı olan bu gazetenin reklâm tarifesini bugünkü fiyatla kıyaslarsak bir santim ilandan 90.000 lira aldığı ortaya çıkıyor.

İlk ciddi reklâm 1944’lerde Eli Acıman tarafından kurulan Faal Reklâm Acentasının ve Koç Şirketinin reklâm işleriyle geniş iş olanağı bulmasıyla oluşmuştur. Daha sonra Manajas’a dönüşen bu reklam acentası Yeni Ajans, İstanbul Reklâm Acentası, Poyraz, Anten, Melodi gibi reklâm ajansları kurulmuştur.

Reklâm filmleri olarak ilk defa Güzel Sanatlar Akademisi Profesörlerinden Vedat Ar’ın Filmar adındaki firmasında hazırladığı esprili çalışmalarını görmekteyiz. 1949’da And Film, canlandırma resim çalışmalarıyla reklâm filmi hazırlanmış, 1961’de renkli filmler imal edilmiş fakat banyosu yurt dışında yapıldığından çok güçlük çekilmiştir.

1964–65 yıllarında Ali Ulvi, Bedri Koraman, Ferruh Doğan, Yalçın Çetin gibi karikatür sanatçılarımızın da film reklâmcılığına emek verdikleri görülmektedir.

1950 yılarında Radyonun, 1972’de Televizyonun reklâm almaya başlamasıyla birlikte Türkiye’de reklâmcılık hızla gelişmiştir. Önceleri tam anlamıyla bilimsel bir meslek halinde görülmeyen reklâmcılık alanında bugün Avrupa ülkelerinde dahi iş yapabilir düzeye gelinmiştir. Çoğu Üniversitelerimizde ders olarak okutulur olmuştur.

REKLAMIN ETKİLERİ

Reklamın ana amaçlarından biri şüphesiz mal ve hizmetlerin tüketimini arttırmak ve tüketimi daha geniş bir tabana yaymaktır .Ancak reklamcı bunu yaparken sadece ürünlerin satın alınmasını değil toplumun yaşam tarzını, bazı kavram ve değerler oluşturmasını ve ürünleri algılamasını da etkiler.

Reklamlarla ilgili bir görüş, reklamların insanlara gerçekte ihtiyaç duymadıkları şeyleri aldırdığı yönündedir. Fakat buna rağmen reklamı savunanlar da reklamların var olmayan ihtiyaçlar yaratamayacağını sadece bilinmediği için farkında olunmayan ihtiyaçları ortaya çıkardığını ileri sürerler. Ayrıca satın alma gücü yeterli olmayan kişilerde toplum dışına itilmişlik duygusu yaratabileceği ve bu kişileri topluma küskün hale getirebileceği öne sürülmektedir.

Zaman zaman, yapılan reklam kampanyalarıyla tüketicilerin bazı ürünleri algılamaları etkilenir. Böylece tüketiciler reklamı yapılan bir ürüne reklamı yapılmayana göre daha fazla değer verir. Tercihlerini reklamı yapılan ürünlerden yana kullanırlar.

Gelişmesini henüz tamamlamamış ülkelerde reklamlar toplumsal değişim sürecinin hızlanmasına yardımcı olur. Gerek sosyal konularda gerekse teknolojik gelişmeler konusunda toplumu eğiterek yaşam standartlarının yükseltilmesinde rol oynar.

Reklamlar çocukların satın alma isteklerini arttırır. Yapılan reklamlarla çocukların yemek yeme alışkanlıkları arasında kuvvetli bir ilişki vardır. Ancak reklamı yapılan ürünler her besin grubundan ürünler olmadığından çocukların sağlıksız beslenmelerine neden olabilmektedir.

Reklamların çocuklarda ‘her gördüklerini elde etme arzusu’ yaratabileceği öne sürülmektedir. Özellikle de abartılı reklamların çocuklarda gerçek ile hayali ayırt edemeyecek şekilde çarpık kavramlar oluşturabileceği ileri sürülmektedir.

- Ünsal, Yüksel., Bilimsel Reklâm ve Pazarlamadaki Yeri. Tvi Reklâm Yayınları. İstanbul 1984 (İkinci Baskı).