Sosyal Medyanın Seçim Kampanyalarında Kullanılması

Sosyal Medyanın Seçim Kampanyalarında Kullanılması

Klasik medya unsurlarında ki tek yönlü iletişim, sosyal medya ile iki yönlü ve etkileşimli bir iletişim şekline dönüşmüştür.
Web ‘ nin etkileşimsel doğası kullanıcılara içerik üretip elde ettikleri içeriği paylaşma ve yayınlama imkanı sağlamıştır.

Kavram Olarak Sosyal Medya

İlk kez 2004 senesine kullanılmaya başlanan Web 2 kavramı web içerik ve aplikasyonlarının bütün kullanıcılar tarafından katılımcı bir şekilde işbirliği ile yaparak oluşturulmasını ifade etmektedir.
Web 2 devrimi olarak adlandırılan süreçte, Youtube, Facebook, Twitter gibi kişisel sosyal medya araçları vasıtasıyla yeni tartışma ve etkileşim fırsatı ortaya çıkmıştır.

Sosyal Medyanın  Siyasal İletişim Sürecinde Kullanılması

Sosyal medyanın  siyasal iletişim sürecinde kullanılması, geleneksel siyasal iletişim yöntem ve tekniklerine göre siyasi partilere ve liderlere; partilere, parti sempatizanlarına ve seçmenlere siyasal metin/ileti ile etkileşime girme, bir siyasi kampanyaya katılım, dahil olma, siyasal propaganda içeriğini yayma kendi içeriğini üreterek paylaşma açısından bir çok imkan sağlamaktadır.

Yapılan bir araştırmada Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimlerini Obama’nın kazanmasında sosyal medyanın önemli bir etkisi olduğunu ve bu etkinin gelecek seçimler için devam edeceği sonucuna ulaştı. Özellikle genç seçmenlere ulaşmak ve genç seçmenlerle etkileşim kurmak için sosyal medyanın kullanılması gerektiği farklı birçok araştırmada çıkan en önemli sonuçlardan biridir.
Özellikle son süreçte siyasi partilerin seçmenleri müşteri olarak algılaması neticesinde gerek geleneksel gerekse sosyal medya üzerinden yapılan siyasi çalışmalar birer pazarlama faaliyeti gibi düşünülüp bu şekilde organize edilmeye başlanmıştır.
Siyasi partilerin seçmenleri birer müşteri olarak tanımlaması ve çalışmalarına bu şekilde yön vermesiyle “siyasal pazarlama” kavramı ortaya çıkmıştır. Siyasal pazarlamanın amacı seçmenlerin oy tercihlerine etki etme esasına dayanır. Bu amaç doğrultusunda kullanılan tüm teknikler siyasal pazarlamadır.

2008 Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimlerindeki daha önce denenmemiş siyasal pazarlama yöntemleri sonucunda şöyle çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmıştır. Yapılan çalışmada 1980 sonrası doğanlar hedef alınmıştır.  2008 seçimleri geleneksel medya araçların ilk defa böylesine önemsizleştiği bir seçim olarak tarihi niteliktedir. Yapılan çalışmalarla ABD tarihindeki katılım oranı en yüksek seçim olarak tarihe geçen 2008 seçimleri sosyal medyanın etkin kullanımı neticesinde elde edilmiştir.

Mevlüt Akyolu’n 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerinden yaptığı araştırmada Facebook üzerinden yapılan paylaşımların dağılımları ve oranları şu şekildedir; Görsel fotoğraf içeriği %75,6, video içeriği %21,3, metin içeriği ise %3 tür. Bu sonuç bizlere yazılı metinlerden ziyade görsel içeriklerin sosyal medya üzerinde daha çok etkileşim yarattığı için daha yoğun paylaşıldığını göstermektedir.  

Bu seçim sürecinde mesajların metinden daha çok, etkileyiciliği yüksek olan ve her eğitim seviyesinden insana hitap eden fotoğraf ve video biçiminde ki mesaj formatlarının tercih edildiğini göstermektedir. Bu bağlamda mesajların rasyonel etkiden çok duygusal etkiyi ortaya çıkarmaya çalıştığı söylenebilir.

Aynı çalışmada özellikle aday biyografisi ile ilgili bilgi paylaşımında İhsanoğlu’nun %75 ile Erdoğan’a (%25) göre  daha fazla bilgi paylaştığı görülmektedir. İhsanoğlu’nun tanınmayan bir aday olduğu için rakibine göre olumlu bir konumlandırma yapmaya çalışarak kendisini kabul ettirme stratejisinin bir yansıması olarak değerlendirilmelidir.
Aynı çalışmada dikkat çeken başka bir durumsa Erdoğan’ın Facebook(çift yönlü iletişim aracı) sayfasında interaktif paylaşımlara yer vermeyerek tek yönlü iletişimi tercih etmesidir.  

Sonuç olarak siyasi partilerin ve liderlerin seçim zamanlarında seçmenlere ulaşmak amacıyla bir çok reklam unsurundan ve halkla ilişkiler uygulamalarından faydalanırlar. Fakat bu ulaşma şekli özellikle ülkemizde sosyal medya platformları kullanılsa dahi klasik tek yönlü iletişim biçimlerine benzemektedir. Ancak ne kadar çok sayıdaki kullanıcıya siyasal kampanya için hazırlanan sosyal medyadaki bilgi akışına dahil olma imkanı sağlanırsa ve seçmenler bu süreçte ne kadar çok kendi düşüncelerini ifade edebilme özgürlüğünü elde ederlerse kullanıcıların adaylar tarafından olumlu yönde etkilenmesi sağlanabilir.

Türkiye’nin Facebook kullanımında dünya 3’cüsü Avrupa’da ise 1. olduğunu Twitter üye sayısında dünya 11’incisi olduğunu dikkate aldığımızda önümüzdeki seçimlerde sosyal medya kullanımın ne kadar önemli olduğunu anlayabiliriz.
Siyasiler için sosyal medyayı etkili kullanmak, günümüzde halka hızlı bir şekilde ulaşılması ve ucuz maliyeti düşünüldüğünde vazgeçilmez bir hal almaktadır.

Bursa Ajans